Balıkların, Zekât Vermekten Kaçınan Sahiplerini Ahmed’e Şikâyeti

   
Balıkların, Zekât Vermekten Kaçınan Sahiplerini Ahmed’e Şikâyeti

Balıkların, Zekât Vermekten Kaçınan Sahiplerini Ahmed’e Şikâyeti

Balıkların, Zekât Vermekten Kaçınan Sahiplerini Ahmed’e Şikâyeti

 

 

Ekim 6, 2025

Balıkların, Zekât Vermekten Kaçınan Sahiplerini Ahmed’e Şikâyeti

 

Hz. Hızır (aleyhisselâm) yanıma geldi ve çalışma odamda uykumdan beni uyandırdı. Sonra şöyle buyurdu:

Ey Ahmed, kalk ve abdest al; sana bildireceğim şeyleri yaz ve onlardan hiçbir şeyi eksiltme. Ey Ahmed, yüksek gökyüzü, güneş ve ay — Allah onları, kendi kudretiyle yaratmıştır. Göklerde olan hiçbir şey birbiriyle çarpışmaz ve onların direkleri yoktur. Hepsi de yeryüzündeki mahlûkata fayda ve hikmet taşır; bu, iman eden ve takvâ sahibi kullar için birer ibret örneğidir ki düşünsünler.


Ey Ahmed, Allah’ın yarattığı kâinatın güzelliği asla boşuna değildir; her biri, diğerine bağlı olarak O’nun mahlûkatına fayda sağlar. Yeryüzündeki her şey de O’nun kudretinin birer işaretidir. Şüphesiz ki Allah Azze ve Celle kibirlenenleri ve yeryüzünde şirk koşanları sevmez. Acaba o müşrik ve kibirli kavimler, güneşi söndürebileceklerini mi sanıyorlar? Ya da ayın ve yeryüzünün şeklini değiştirebileceklerini mi düşünüyorlar? Gerçekten kibirli ve zalim kavimlerin akıbeti, kabirlerinde aşağılanmak ve cehennemde ebedî kalmaktır.


Ey Ahmed, eğer onlar bilselerdi, gemin senin için ağır bir yük olmazdı. Allah’ın gözü, geminde yapılan hiçbir işten gâfil değildir. Şüphesiz onlardan bir kısmı, senin karşılaştığın zorluklar karşısında hüzünle ağlar; bir kısmı ise seninle birlikte samimiyetle mücadele eder, bu ayın emrini yerine getirmek için gayret eder. Bil ki çokluk, bir kulun Allah tarafından sevilmesine sebep olmaz; azlık da Allah’ın bu kulları sevmediği anlamına gelmez. Bilakis Allah, bu gece ihlâs sahiplerini över. O hâlde üzülme, korkma ve utanma; eğer bütün taraftarların senin yükünü hafifletmek için emrine koşuyorsa, bu senin için şereftir. Atalarından biri de bir zamanlar böyle bir yola girmişti: bir ticaret ve bir ülke inşa etti ve sonunda Allah ona yardım gönderdi; o ülke bağımsızlık ve zafer kazandı. İşte bu, kardeşliğin ve Allah yolunda fedakârlığın en güzel örneğidir. Çünkü Allah, iyilikte yardımlaşan kullarına yardım eder. Şimdi senin kurduğun ticaret de Allah’ın emrettiği bir yoldur ki, Arhabil diyarındaki otuz sekiz beldede iş yerleri kurulsun. Allah seninle beraber mücadele edenleri asla zayi etmeyecektir. Adaletli ol. Bu ayda sana verilen emirleri sen ve taraftarların yerine getirdikten sonra Allah’ın bereketi gelmesi çok kolaydır. Bu, hem seni hem onları hafifleten bir rahmettir.


Ey Ahmed, üç kişiyi birbirine yaklaştırmaktan korkma ve tereddüt etme; onlara söyle ki: “Bu, benim heva ve arzumdan değil, Allah’ın emridir ki Hızır vasıtasıyla bana ulaştı.” Onlar mı zannediyor ki, dedenin yani yüce Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) yaşadığı hadiseler kolaydı? Seninle taraftarlarının yaşadıkları, o zamanın ümmetinin çektiğiyle kıyaslanınca, bir dağ duvarındaki bir kum tanesine yapışmış toz zerresi gibidir. Evliliğin hususunda da aynıdır: olay aynı, ama derecesi farklıdır. O hâlde taraftarların ve o üç kişi, senin yaptıklarının hikmetini anlamalıdır.


Ey Ahmed, Allah’ın bana gösterdiği nûrda, üçü arasında gördüğüm ışık, birincisiyle üçüncüsünün üzerindedir. Allah, onların sınavlarını güçlerinin ötesine taşımaz; tâ ki ikinci olan hatasını idrak etsin. Onların sabrı asla boşa gitmeyecek, gemine bereket getirecektir. Bunu sana yıllar önce haber vermiştim; ama sen korkmuş ve şüpheye düşmüştün, onu reddetmenin yollarını aramıştın. Böylece emri yerine getirmek sana ağır gelmişti. Oysa vaktiyle İsrailoğulları da Allah’ın bir buzağı bulma emrini reddetmek istemediler mi? Sorup durdukça emir ağırlaştı. Hz. Musa’ya çok soru sordular, Allah da onlara birçok şart ekledi. Böylece bir inek satın almak onlar için çok zorlaştı. İşte bu, dünyayı seven ve hoşlanmadıkları Allah emirlerinden kaçan kimseler için bir örnektir. Siz de mi İsrailoğulları gibi sadece kolay emirleri seçip, hoşunuza gitmeyenleri terk edeceksiniz?


Ey Ahmed, üçüncü meseleyle işini tamamla. Bir kadın bir erkeği eş olarak seçtiyse, bu en hayırlı karardır. O, doğduğu toprakları bırakıp bir erkekle yaşamayı seçer, ailesinden ayrılmayı göze alır. Allah, bu ihlâslı kullarına yardım eder ve onları korur. Sabırlı ol, ey Ahmed. Bu sabah namazından sonra otur, sana hayvancılık ve balıkçılık üzerine bir ders vereceğim; hayvanların nasıl bakılacağı ve zekât değerlerinin nasıl belirleneceği hususunda. Böylece Allah, senin toprağında yetiştirdiğin hayvanların çoğalmasını hızlandıracaktır. Bunu yapmaktan çekinme. Hatırlasana, bir zamanlar binlerce balık sana gelip göl sahiplerinin zekât vermediğinden şikâyet etmemiş miydi? Onların lânetiyle Allah, o büyük göldeki binlerce balığı helâk etmişti. Çünkü zekâtı anlamadılar ve vermekten kaçındılar.


Ey Ahmed, sana daha önce haber verdiğim ay geldi; böylece bütün taraftarların için aydınlık bir yol açıldı. Yine sana bildirdiğim yıl da yaklaşıyor. Sabırlı ol. Yakın gelecekte, seninle en önce yola çıkan ve seninle mücadele eden taraftarlarına dikkat et. Geçen gün onlarla güçlü bir anlaşma yaptın; şimdi üç farklı ülkede üç ticaret merkezi kurmayı tamamla. Ayrıca, sana daha önce söylediğim beş taraftarını çağır; onlara senin nezaretinde, kimyevî madde içermeyen hayvancılık ve balıkçılığı öğret. Onlar da kendi ülkelerinde bunu uygulasınlar. Böylece ülkeleri, hastalık saçan kimyevî üretimden korunacak. Onların başarısı, senin ülken ve diğer ülkeler için bir örnek olacaktır. Allah, helâl ve hayırlı olan hiçbir şeyi gizlemez. İnsanlar, yoksullara zorluk çıkarır, servet sahiplerine kolaylık sağlar; böylece ticaret, ziraat ve hayvancılıkta tekelleşme olur. Onlar zekâtı küçümser, dünyalık başarıya önem verirler. Sabırlı ol, ta ki Allah onları alçaltıp, namaz ve zekâtla yücelen takvâ sahiplerini yüceltsin.


Ey Ahmed, ülkendeki fakirleri ve çocukların hâlini göz önünde bulundur. Onlar senin sorumluluğundadır. Taraftarlarından bir kadın ve iki dostun, yoksulların, yetimlerin ve mazlumların bulunduğu o evde seni bekliyor. Onlara yardım etmek için, seninle aynı dine sahip olmasalar bile, hiçbir engel yoktur. Geminde bulunan bir genç ve hasta bir genç var ya — Allah onların hastalığını iyileştirecektir. Bu iki kişi, sana gelecek toplulukla aynı dine mensuptur. Onları seninle o topluluk arasında birer aracı kıl. En güzel anlaşmayı yap ki, İslâm’ın hak dini, bütün âlemlere rahmet olarak parlasın.


– Dr. Ahmed Fahmi bin Abdullah Alvi Şems –

 

 

Last update
Add Comment

Çevirmek

Ziyaretçi